İskender Bey

İskender Bey, 1404 ya da 1414’te Arnavutluk’ta Kroya’da doğdu. 17 ocak 1468’de Alessio (Leş) kentinde öldü. Asıl adı GJERGJ KASTRİOTİ’dir. Batı kaynaklarında Scander Beu adıyla bilinir. İskender adını ise, Osmanlı Padişahı 2. Murad, Büyük İskender’e ithafen verdiği söylenir.

İskender Bey, Arnavutluk’un soylu ailelerinden Kastriyotiler’dendir. Babası Gjon, 1385’te 1.Bayezid’in Voissa zaferinden sonra diğer bir çok Arnavut soylusu gibi Osmanlı uyruğuna girmek zorunda kalmıştı.

Fetret Devrinde (1402-1413) Venedik Cumhuriyeti’nin koruyuculuğunda ve kendi adını taşıyan Gjon ilini yeniden denetim altına alınca, Osmanlı hükümdarına karşı bir harekete girişmemesi için oğulları İskender Bey ve kardeşleri rehine olarak Edirne sarayına getirildi. Burada Müslüman yapıldı ve iç oğlanı olarak yetiştirildi.

1430 ‘dan sonra Sancak Beyliği verilerek Sırbistan ve Arnavutluk kentlerinde yönetici olarak görevlendirildi. Osmanlı ordusu ile savaşlara katıldı. Büyük başarılar ve yararlılıklar gösterdi. Babası Gjon’ın ölümünden sonra 1438’de Kuzey Arnavutluk bütünüyle Osmanlı topraklarına katıldı ve İskender Bey, Kruja’ya subaşılığına atandı.

1443 ‘teki İzladi(zlatica) savaşında öteki birçok Sırp ve Arnavut Beyi gibi, İskender Bey’de yanındaki tımarlı Arnavut beyleri ve Arnavut askerleriyle kaçtı. 3 kardeşinin öldürülmüş olması, Gjon ilinde kendisine özerklik tanınmamış olması yüzünden, Osmanlı yöneticilerine güven duymamaktaydı. Kuzey Arnavutluk ‘ta ise öteden beri ayaklanmalar sürmekteydi. Osmanlı Devleti’nin bunalımlı bir döneminde kendi yurduna gitmeyi, ayaklananları çevresinde toplayarak Arnavutluk ‘un bağımsızlığı için mücadele etmeyi amaçladı. Svetigrad ve Kroja kalelerini ele geçirdi. 1444’te Arnavut soylularını Leş’te topladı ve güçlü bir birlik kurdu. Müslümanlığı  ve Osmanlı eğitimini bıraktığını duyurarak, Hıristiyanlığa geri döndü.

Osmanlı ordusundan kaçarak Kruja’yı kendisine merkez yapan İskender Bey, Arnavutluk sorunları hakkında görüşmek üzere bütün akrabası Arnavutluk senyörleri ve kabile reislerini Kroja’ya davet etmişti. Burada yapılan ilk müzakerelerde Arnavutluk ile Epir’deki yerlerin Osmanlılardan geri alınmasına karar verildi. Bu amaçla İskender Bey, müttefiklerinin yardımıyla 12-15 bin kişilik bir  kuvvet topladı. Osmanlıların kendisini yakından izleyeceklerini de bildiği için süratli bir hazırlık yapmıştı.

2.Murat, bu gelişmeler karşısında ünlü akıncı beylerinden Evrenosoğlu İsa Bey’i önemli bir kuvvetle Kuzey Arnavutluk’a gönderdi. İskender Bey ilk önemli başarısını Osmanlı akıncılarına karşı gösterdi. Akıncı kumandanı İsa Bey (Evrenuzoğlu) İskender Bey’e karşı harekete geçti(1443).

Yıllarca uygulayacağı yöntemi ilk kez Evrenosoğlu ‘nu yıldırmada kullandı: dağlık ve ormanlık bölgelerde gizlenerek boğazları tuttu ani baskınlar verdi. Svetigrad kalesi’ni kuşatan Osmanlı birlikleri ağır kayıplarla çekilmek zorunda kaldılar. Evrenosoğlu, Kroya yöresinde yenilgiye uğradı.

İskender Bey, bu ilk başarı sonucunda babasının hakim olduğu toprakları geri almayı başardı . Daha sonra Arnavutluk beylerini Kroya (Kroja) ve İşkodra’ya (Shkoder) yakın olan Adriyatik denizi kıyısındaki Venediklilerin hakimiyetinde bulunan Leş (Alessi Lisüs) ilçesinde davet ile ikinci bir kongre düzenledi.

1 mart 1444 tarihinde yapılan bu kongreye Dukakin’ler(Dukagjin), Musaki’ler Topia’lar Balşa’lar Araniti’ler Polati’ler ve diğer Arnavut senyörleri ile başta İstefan Çernoviç olmak üzere, Karadağ prensleri katılmışlardı. İskender Bey kongrede bütün Arnavutların reisi seçildi. Her Arnavut senyörü derece ve gelirine göre ona vergi verecekti .

Bir süre sonra ( haziran 1444) İskender bey, Ali bey ( Evrenuzzade) kumandasında Debre’ye gelen 20-25 bin kişilik bir akıncı kuvvetiyle giriştiği savaşta büyük kayıplar vermesine rağmen Ali bey geri çekilmek zorunda kaldı. Onun bu başarısı, 29 haziranda olduğu için bu tarih Arnavutluk’un bağımsızlığının başlangıcı olarak kabul edilip kutlanmaya başlandı.

Bu sıralarda Osmanlı ordusu, Hunyadi Yanoş’a yenilip Balkan dağlarınnın güneyine çekildi . Bununla birlikte akıncı kuvvetleri İskender Bey’i sürekli sıkıştırarak, Hunyadi ile birleşmesini önlemişlerdi.

Varna Savaşı’ndan hemen sonra 1445 ‘te II.Murad’ın Gjon iline gönderdiği Firuz Bey’de başarılı olamadığından; İkinci Kosova Savaşı öncesine kadar da bir daha Arnavutluk sorununa eğilebilme olanağı
bulunamadı.

İskender Bey ise bu kısa dönemde, tüm Arnavutluk’u kendi önderliğinde birleştirmeyi başaramadığı gibi komşusu ve koruyucusu Venedikliler’le de bozuştu.

Hunyadi, Varna ‘daki küçültücü yenilginin acısını çıkarmak için uzun zamandır fırsat kolluyordu. O sıralar Macar kralı henüz bebeklik çağında olduğu için kendisi naip konumdaydı ve yavaş yavaş Macar ordusunu yeniden kurdu. 1447 başlarından itibaren Balkanlar ve Tuna bölgesi hükümdarlarıyla bir ittifak oluşturmaya çalıştı ve yine aynı yıl Papa’ya Venedik’e Aragon ve Napoli kralına yardım çağrısında bulunduysa da sonuç alamadı. Bazı ilk dönem vakanüslerine göre İskender Beye’de çağrıda bulunmuş, O da, Hunyadi ile işbirliği yapmayı kabul etmişti.

İskender Bey’in devam eden saldırıları Osmanlıların dikkatini çekiyordu. Esasen bu sırada İskender’in yeğeni Hamza Bey amcasıyla arasının açılması sebebiyle, Osmanlı tarafına iltica etmişti. Bazı Arnavut şehirlerinin İskender’e karşı olduğunu söyleyerek de padişahı tahrik etmiş ve 2. Murad’ın bizzat Arnavutluk’a sefere çıkmasına sebep olmuştu.

Daha önce Hamza Bey, 1443 yılındaki Morava savaşında İskender’le birlikte Arnavutluk’a kaçmıştı. 1447 yılında bizzat Arnavutluk seferine çıkan 2. Murat İskender’e ait bazı yerleri ele geçirdi. Arnavutluğu kesin olarak fetih etmeye karar veren sultan Kroya’yı kuşattı.

O zamana kadar alınamamış olan Mois Dibra’ların Birliği (Debrei Bâlâ) ile diğer bazı yerleri ele geçirildi. Sultan bu sırada Hunyadi’nin yeniden harekete geçmesi üzerine, Arnavutluk harekatını mahiyeti komutanlarından Mustafa Paşa’ya bırakarak kendisi Sofya’ya çekildi. Temmuz 1448 ‘de 2.Murad İskender Bey’in başlattığı ayaklanmayı ezmek için Arnavutluk’a büyük bir ordu gönderdi.

İşte bu, tam Hunyadi’nin beklediği fırsattı. Temmuz ve Ağustos aylarında en az 30 bin ve belki en çok 72 bin kişilik bir ordu topladı; bu ordu esas olarak Macarlardan oluşuyordu ama içinde 8 bin kişilik bir Valah kıtası ile Alman ve Çek paralı askerler de vardı. De Sorgo’nun raporunda İskender Bey’den haberciler geldiğini, bunların 20 bin silahlı adam sağlama vaadinde bulundukları da belirtilmiştir. Eylül sonunda Hunyadi, Sırbistan’a girdi. Hunyadi’nin planını haber alan 2.Murad İskender Bey’in kalesi Kruja üzerindeki kuşatmayı ağustos ortasında kaldırmış, ordusunu Sofya yakınlarında çekerek beklemeye koyulmuştu.

Hunyadi’ nin şimdi güneye ilerlemekte olduğunu öğrenince onun önünü kesmek için ordusunu Kosova’ya getirdi. Böylece 17 Ekim 1448 ‘de Hunyadi’nin ordusu, daha büyük bir Osmanlı kuvvetini karşısında buluverdi; üstelik burası, 1389’da Lazar’ın Osmanlılarla nihai savaşını yapmayı seçtiği yerle aşağı yukarı aynı noktaydı. Lazar’dan farklı olarak Hunyadi’nin potansiyel bir üstünlüğü vardı. Önemli bir takviye kuvveti beklemekteydi ve Arnavut ordusundan oluşan bu kuvvet her an gelebilirdi. İskender Bey sözünü unutmuş değildi; fakat Hunyadi’nin talihsizliği, o sırada İskender Bey’in Arnavutluk’un kuzeybatısındaki topraklar için uzun süredir çekişmekte olduğu Venediklilerle de mücadeleye girmiş olmasıydı.

İskender Bey, daha sonra (1447 yılı sonlarına doğru) dagnu senyörü Zaccaria’nın topraklarını işgal etmiş olan Venediklilerle mücadeleye girişti. Sırp beylerbeyiyle de birleşen İskender Bey, Venediklilerin
Lombardiya’da Milan Dukasıyla Çarpışmasından faydalanarak saldırıya geçti. Bu arada Napoli ve Aragon kralı V.Alfonsda İskender’i Venedik üzerine saldırması için teşvik etmekteydi . Sıkışık duruma düşen Venedikliler, Osmanlı ordusundan İskender Bey’e karşı saldırmaya teşvik ettiler ; bunun üzerine saldırıya geçen Osmanlı akıncı kuvvetlerinin yaklaşması üzerine Dagnu’yu kuşatmakta olan İskender Bey, kuşatmada dört bin kişilik bir kuvvet bırakarak Osmanlı kuvvetlerine karşı yürüdü. Yolda Dirin nehri yakınlarında karşılaştığı Venedik kuvvetleriyle giriştiği çarpışmada ,Venediklileri bozguna uğrattıysa da Dagnu’yu alamadı ( Temmuz 1448 ).

Venedik Cumhuriyeti kuvvetlerinin yenilmesi, Draç limanının tehdit altına girmesi Dukakinlerin İskender ‘le barışmaları, Karadağ prensininde İskender Sırp ittifakına girmesi ve İşkodra ile Anvitari ( Bar limanı) ye karşı yapılan saldırı karşısında endişeye düşmüştü. 4 Ekim de Venedikliler, nihayet boyun eğerek İskender Bey’e yılda 1.400 Duka haraç ödemeyi kabul ettiler. Bu sebeple senato İskender Bey’le müzakerelere girişerek Leş ilçesinde bir antlaşma imzalandı (Ekim 1448). Savaşa sebep olan Dagnu yine eskisi gibi senyörlük olarak kaldı. Çok geçmeden Venedik kuvvetlerini bozguna uğratmış olan
İskender Bey, Mustafa Paşa kuvvetlerini de yenilgiye uğrattığı gibi Mustafa Paşa ile birlikte bir çok tutsak da aldı ; tutsak askerleri öldürmesine rağmen Mustafa Paşa ile on iki subayı para karşılığında serbest bıraktı ( ağustos/ eylül 1448)

İskender Bey, Venedikliler’den en kısa zamanda bir peşinat verilmesini istedi, ne de olsa resmi belgelerdeki ifadeyle komutan Yanoş ‘la buluşmak için ordusuyla birlikte acele yola koyulması gerekiyordu. Ancak bu gecikme öldürücü oldu. İskender Bey doğuya ilerlerken İkinci Kosova Savaşı başlamıştı bile. Kosova Polje’den yaklaşık 30 kilometre ötede İskender Bey, savaş alanından telaşla uzaklaşmakta olan Macar kuvvetleriyle karşılaştı ve her şeyin bittiğini öğrendi. Derhal ordusunu geri döndürerek dağlardaki meskenine çekildi.

İskender Bey, İkinci Kosova savaşından sonra sultan II.Murat ‘ın yeniden sefere çıkacağını haber alınca kalelerini tahkim ve Osmanlı ordusunun geçeceği yerleri tahrip etti, sivil halkı Venedik yönetimindeki yerlere gönderdi; Kroja kalesine çok sayıda kuvvet koyduktan sonra 12 bin kişilik bir orduyla Debreye doğru hareket etti. Arnavutluk’a giren Sultan Murat önce Sivetigrat kalesini aldıktan sonra Kroya ‘yı kuşattı (1449).

Bu sırada İskender, Kroja yakınlarındaki dağlara çıkmıştı. Sarp yerlerde yapılan çarpışmalarda 2.Murat’ın ordusu oldukça kayıp verdi. İskender Bey vergi vermek şartıyla önerilen barışı kabul etmedi. Bunun üzerine Sultan Murad geri döndü. İskender Bey, Osmanlıların ikinci kez aldıkları
Sivetgrat’ı geri almak içim büyük çaba gösterdi ise de bu hareketinde başarılı olamadı ve geri döndü.

Bir süre sonra Berat şehri Osmanlı ordusu tarafında ele geçirildi. Sultan Murat, beraberinde oğlu şehzade Mehmet olduğu halde Arnavutluk’a yeni bir sefer daha yaptı.(1450). Bu sırada İskender, Arnavut beylerinin kendi aleyhine dönmeleri sebebiyle zor durumda bulunuyordu. Bununla birlikte, papazlar vasıtasıyla halkın moralini kuvvetlendirmeye çalıştı ve Osmanlı ordusunu kesinlikle yeneceğiz vaadinde bulunarak Arnavutları ikna etti.

Öte yandan Arnavutluk’a giren Sultan Murat, Kroja’yı yeniden kuşattı.  Napoli Kralı Alfons ,Venedik’e
karşı kendisine yardım etmediği için İskender’e kırgındı. Raguza Cumhuriyeti ise, İskender’e gizlice yardım ediyordu. Teslim önerisini kabul etmeyen Kroja tahrip edildiyse de ele geçirilemedi.

İskender’in dışarıdan yaptığı saldırılar geri püskürtüldü; kuşatma 5 ay sürdü. Çaresiz kalan İskender Bey, şehri Venediklilere terke razı olmasına rağmen bu gerçekleşmedi. Bu sırada Hunyadi’nin Arnavutluk’a yardıma geleceği haberi üzerine Sultan Murat, kuşatmayı kaldırıp geri çekilmek zorunda kaldı. (Kasım 1450); bununla birlikte Hunyadi yardıma gelmedi. Sultan Murad ‘ın çekilmesi ve dolayısıyla kurtulması, İskender Bey’in tüm Avrupa ‘da özellikle kendi yurdunda kahrman sayılması için yeterli oldu. İskender Bey’e bir yakınlaşma ve yardımın gerçekleşmesini sağladı. Şöyleki: Napoli kralı V.Alfons, İskender’in bu mücadelesinden kendi lehine faydalanmak istiyor; dolasıyla onu, yeni Osmanlı saldırısından korumayı kendi siyasetine uygun buluyordu.

5.Alfons Rönesans devrinin en büyük hükümdarlarından olup, merkezi Avrupa hanedanlarının Balkan yarımadasında izlemiş oldukları siyaseti temsil etmek istiyordu; Osmanlı tehlikesini görmüş fikir ve düşüncelerinde başarılı olabilmek için İskender’i teşvik ve himaye etmişti.

Papa’da Katolik devletleri İskender Bey’e yardıma çağıran bir bildiri yayınladı. Papa’nın da desteğiyle Napoli Kralı ile İskender Bey arasında 26 Mart 1451’de bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmada Osmanlı ordusunun yeni bir saldırısında İskender Bey’e Alfons’un yardımı sağlanacaktı; ayrıca İskender Bey Napoli kralına tabi olacaktı. Böylece Osmanlı hakimiyetini kabul etmeyen İskender Bey’e bağlı olan Arnavutluk, Napoli kralının tabi olduktan 3 yıl sonra (1454) Alfons adına para bastırıldı. Kroja şehrinde
Napoli Kralının bir temsilcisi bulunuyordu.

Öte yandan İskender’in Napoli kralında tabi olması Venedik Cumhuriyetini kuşkalandırdı. Buna karşı Venedikliler de Arnavutluk’ta İskender’e karşı olan senyörleri, özelikle Dukagjin’ leri ona karşı cephe alamaya teşvik ediyorlardı.Bunun üzerine Alfons,Venedik Doçunun dikkatini çekmiş ondan bu
tür kışkırtmalara son verilmesini istemiştir.

2.Mehmet’in ilk saltanat yıllarında Arnavutluk sorunu ile ilgilenilmedi. Ancak ayaklanmanın yayılmaması için bölgede sürekli olarak yıpratma birlikleri bulunduruldu. İstanbul’un fethi Venedik çıkarlarına büyük ölçüde zarar verdiği için Cumhuriyet, Arnavutluk’taki kışkırtma siyasetinden vazgeçerek İskender’le anlaştı.

Buna karşılık İskender Bey, 1455’te Napoli Kralı’ndan takviye birlikleri alarak Arnavutluğun güneyine girdi. Bu bölgenin halkını ayaklandırmaya çalıştı ve Osmanlı ordusunun elinde olan Berat’ı kuşattı. Hızla yetişen Evrenosoğlu, İskender Bey’e ağır kayıplar verdirdi. Ayaklanmaya katılan bölgelere de akınlar düzenledi. Bu yıldırıcı girişim bölgenin yakılıp yıkılmasına ve kan dökülmesine neden olduğundan birçok Arnavut Beyi bu arada İskender Bey’in yeğeni Hamza Bey de Osmanlı Devleti’ne bağlılık bildirerek topraklarında barış istediler. Osmanlı ordusuna katılarak ayaklanmacılarla savaşmaya başladılar.

Bu yenilginin üzerine Arnavutluk’taki hakimiyetini kaybetmek istmeyen Napoli kralı derhal ona
yardıma koştu ve bu konuda Papa’yı da ikna etti. Ayrıca Arnavutluk ‘u kurtarmak amacıyla Fransız Alman ve Sırplardan da yardımcı kuvvetler gelmişti.(1456) Bunun üzerine Osmanlı tarafına geçmiş olan Hamza Bey ‘in teşvikiyle Davut Paşa (veya İshak Bey) kumandasında Arnavutluk’a yeni bir kuvvet sevkedildi; İskender Bey bu durum karşısında dağlara çekildi. Kroya’ya yürüyen ve Albulena ovasına gelen akıncılar dağdan inen İskender Bey tarafından bozguna uğratıldılar. Hamza Bey de tutsak alınmıştı. Albulena yenilgisi sebebiyle Arnavutluk’a yeni fetih harektleri bir süre ertlendi.(eylül
1457)

Papa 3.Kalikst, bu başarısından dolayı İskender Bey’e Mukaddes Makamın genel komutanı unvanını verdi. Öte yandan Aragon ve Napoli kralı 5.Alfons’un ölümü(1458), İskender’i iyi bir koruyucudan yoksun bıraktı.Alfons’un yerine geçen oğlu Ferdinend, kendisine rakip olan Anjuvenlerle (Anjouin) giriştiği mücadelede İskender bey Papa’nın tavsiyesiyle Napoli kralına yardıma karar verdi. Önce Osmanlı hakimiyetini ve vergiyi kabul etti(1460).

Çok geçmeden, Anjuvenlerin Ferdinand’a karşı üstün durumda olduğu sırada, İskender 3000 asker ile
Ferdinand’ın göndermiş olduğu kadırgalara binip İtalya’ya gitti ve tehlikeli bir duruma düşen Ferdinand’ı kurtardı; böylece onun en büyük düşmanı olan Taranto prensi de muhalefeti bırakıp boyun eğmek zorunda kalmıştı.

Başarı kazanan kral, ona Saint Pietro Dukası sanını verdi Şubat 1462 ‘de memleketine dönen İskender Venedik elçisi ve Papa’nın kışkırtmasıyla Osmanlılarla olan iyi ilişkilerini bozdu, böylece mücadele
yeniden başladı. Bunun üzerine Osmanlı akıncı kuvvetleri ile saldırı yeniden başladı .Kesin başarı kazanılmamakla birlikte Osmanlı hükümdarı, Anadolu ve Eflak’taki sorunlar nedeniyle geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Bu sırada Papa Osmanlılara karşı yeni bir Haçlı Seferi hazırlığıyla meşguldu. Bunun üzerine Osmanlı hükümdarı İskender’le barış yaptı (Nisan 1463)

Osmanlıların Bosna ile Venediklilere ait Mora’ daki Argos kentini fethetmeleri, uzun bir süreden beri açık bir siyaset izlemeyen ve Napoli Krallığı ile Arnavutluk üzerinde hakimiyet rekabetine girişmiş olan
Venediklileri, Osmanlılara karşı İskender Bey’le bir antlaşma yapmak zorunda bıraktı. Çok geçmeden yapılan antlaşma uyarınca İskender Bey,Venedik Cumhuriyeti’nin Macarlarla birlikte Osmanlılara karşı savaşa karar verdikleri yıldan (1463) bir yıl sonra Osmanlılara karşı harekata başladı. Bunun üzerine Balaban Paşa komutasında sevk edilen kuvvetler İskender ‘le giriştiği savaşta onu yenilgiye uğrattığı gibi sekiz Arnavut komutanını da tutsak aldı. Bu başarı İskender ‘e karşı ilk Osmanlı başarısı Arnavutlukta’ta
genel bir heyecan yarattı; Balaban Paşa İskendere karşı yeni bir saldırı daha düzenledi (9 ağustos 1464) ise de bu kez başarılı olamadı; bununla birlikte Balaban Paşa 1465 yılında yeniden Arnavutluk’a girdi.

Ayrıca Yakup Paşa da (Arnavut) çok sayıda kuvvetle Arnavutluk’a sevkedildi. Fakat, İskender Bey her ikisinide yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet Arnavutluk seferine çıkmaya karar verdi; Fatih Sultan Mehmet,1465 ilkbaharında 150 bin kişilik bir ordu ile Arnavutluk’a girdi. Önce Arnavutların az kuvvetle savunup çok kuvvete karşı koydukları sarp boğazları ele geçirdi. Daha sonra da dağlara çekilen Arnavutları izleye izleye İskender ‘in merkezi Kroja kalesi önlerine ulaştı.

Sultan kalenin uzun süre kuşatmaya dayanacağını tahmin ediyordu. 2.Mehmed bu işin sürdürülmesini Ohri sancak beyi Balaban Paşa’ya bırakarak tüm Arnavutluk’u denetim altında tutmayı kolaylaştıracak önlemeler aldı. Burada harekat sürerken, İşkombi suyu yakınındaki Valinienlerin eski beldelerinden Valne harabelerini yeniden imar etti ve buraya İlbasan kalesini yapıp içine muhafızlar ve savaşa araç gereçleriyle yiyecek yerleştirdi.

İskender Bey Roma’dan ve Napoli den bir az miktar para yardımı aldıktan sonra Arnavutluk ‘a döndü(Nisan 1467). Bu sırada Kroya’yı kuşatmakta olan Balaban Paşa İskender ile giriştiği savaşta yenilgiye uğradığı gibi, hayatını da yitirdi. Çok geçmeden İskender Bey, Elbasan kalesini kuşatmaya başladı. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet ilkbaharda, ikinci kez Arnavutluk seferine çıktı. Arnavutluk’a giren Sultan, 1467’de çetin savaşalar vererek Elbasan’a doğru ilerleyen Osmanlı ordusunun bir bölümü kıyıya yöneldi. Akıncılar da yıldırıcı akınlarda bulundular.

Sadrazam Mahmud Paşa, Matia ve Boyana ırmaklarını geçerek İşkodra’yı askerlerine yağmalattı ve yaktırdı. 2.Mehmed bu küçük kaleyi yine alamadı. Buna karşılık öteki kalelere çok sayıda asker yerleştirdikten sonra Dıraç’a yürüdü ve İskender ‘in sığınağı durumunda olan kalesini yıktırdı; daha sonra da Kroja’ya dönüp kaleyi kuşattı fakat ele geçiremedi ve geri dönmek zorunda kaldı (Ağustos 1467)

Öte yandan İskender Bey hasta olmasına rağmen ,Osmanlıların Kroja’yı devamlı tehdit altında tutmak amacıyla inşa ettikleri Elbasan kalesine saldırı düzenleyip ele geçirmek için Arnavut beyleriyle bir toplantı yaptı (Ocak 1468). Bu sıralarda Arnavutluk dağlarını aşarak İşkodra önlerine kadar ilerlemiş
olan Osmanlı kuvvetlerine karşı savaşa girişmek istedi ise de hastalığı arttı ve çok geçmeden de Leş
ilçesinde öldü (17 ocak 1468)

İskender Bey sarp dağlar ve dar boğazlarla çok zor geçit verir durumda olan ülkesini az
kuvvetle ve başarıyla savunmuştur; teşkilatçılığı, zaman zaman çılgınca cesareti, çok iyi bir savaş adamı olması ve özellikle azim ve irade kudreti ile ünlenmişti. Kendisine karşı olan bazı Arnavutluk senyörleri karşısında hiç yılgınlık göstermemiş önüne çıkan bütün engelleri aşıp bir avuç kuvvetle ülkesini Osmanlı
fetihlerine karşı 25 yıl savunmuştur.

Sadece Osmanlı ile değil Arnavutlukta gözü olan Venedik ile de uzunca bir süre savaşmıştır. Bu neden ile İskender Bey Arnavutluk tarihinde ulusal bir kahraman olarak bir ad bırakmıştır. İskender Bey ‘in ölümünden sonra kemiklerinin tılsımlı olduğu ,ondan bir parça taşıyana ok ve kurşun işlemeyeceği söylentileri yayıldı.Bu nedenle kemikleri küçük parçalar halinde Arnavut savaşçılarına dağıtıldı ve elbiselerine dikildi.

Bir rivayete göre İskender’in ölüm haberi Fatih Sultan Mehmet’e bildirilince hıristiyanlığın vay haline kılıç ve kalkanlarını kaybettiler demiştir. Fatih sultan Mehmet ile aynı hocalardan beraber ders almaları ve sarayda iken dostluk kurmaları ve Fatih sultan Mehmet ölüm döşeğindeyken “İskender niye böyle yaptı, halbuki ben onunla Roma’yı fetih etmeyi düşünüyordum” dediği de başka rivayetler arasındadır.

İskender Bey, Osmanlının Adriyatik kıyılarına inmesini engellemesi haricinde çok sayıda akıncı kuvvetinin de sürekli olarak bu sınırlarda hazırda bulunmasına neden olmuştur.

Kaynak: www.arnavutum.com

Hazırlayan: Bertan Arın

Benzer Yazılar

Şemseddin Sami’ye Göre Arnavutların Kökeni

Pelasglardan İlliryalılara Arnavutlar Kimdir?

Bir Zamanlar Kosova