Anılarla Arnavutluk ve Arnavutlar: Kılık Kıyafet

Arnavutluk ve Arnavutlarla ilgili geçmişte yazılan kitaplarda Arnavutların kılık kıyafeti konusunda da ilginç detaylar barındırıyor.

Eski Zamanlarda Arnavutların Kıyafet ve Giyim Kuşamları

Arnavut halkının giyim kuşamı ülkenin kültürel yapısının önemli bir parçasını oluşturur. Folklorik nitelik gösteren giysilere de eserlerde yer verilmiştir. Ekrem Bey’in hatıratında Arnavutluk’un folklorik değerleri arasında gösterilebilecek bir unsur olan kılık ve kıyafete dair ayrıntılara yer verilir. Yazar, hizmetkarlarını tanıtırken Arnavutların geleneksel kıyafetlerine dair bilgiler sunar:

“Zyver Bey uzun boylu, iri yarı ve sarışındı; üzerinde görkemli bir geleneksel halk kıyafeti, erguvan renkli, simli kadife yelek, , dolaklar, kalçalarında bembeyaz fistan, omuzlarında kırmızı astarlı siyab yün pelerin, belinde de altın kakmalı tabancalar bulunurdu. Sanki bir Rönesans tablosundan fırlamış sabici bir Lorenzo il Magnifıco! Buna karşın Hanıza Ağa oldukça gösterişsizdi: ufak tefek, kara kuru, dağ köylülerinin geleneksel halk giysileri içinde, gri dolaklar, gri yün hırka, koyun postundan manto, kenarları siyahla çevrilmiş, boyanmamış deriden basit bir kemer, bu kemerde gümüş kakmalı olınayan ama kaliteli iki silab ve bir yatağan -tıpkı bir çobanın veya eşkıya reisinin alınası gerektiği gibi” (Ekrem Bey, 78-79.s.).

Yılmaz Çetiner de Ekrem Bey gibi, Bilinmeyen Arnavutluk’ta Arnavutların folklorik giysilerine yer ayırır. Özellikle köylerde eski usul ve adetlerin giyim tarzında da korunduğunu belirten yazar, her bölgenin kendine has farklı kıyafetleri olduğunu söyler:

“Her şehrin, her köyün ayrı renk ve ayrı şekilde giyimi vardı… Hatta bundan, kadınların kız mı, dul mu olduğunu bile anlamak mümkündü. Şalvarlarının paçasına bir takım işaretler koyuyordu Arnavut kadınları… Ve saçlarını alınlarına doğru kahküllü kesiyor, parlaması için bir takım nebati yağlar sürüyorlardı.

Kendilerine değişik giyim teklif edildiği zaman ananelerine bağlı bu kadınların sözleri şu oluyordu ekseriya;  Biz anamızın giydiği kıyafeti değiştirmeyiz!..”(Çetiner, 85-86.s.).

Arnavutların geleneklerine bağlılıklarını ananevi kıyafetlerini değiştirmemelerinden de anlamak mümkündür. Türklerin Arnavutlarla tarihi, sosyal ve ticari bağlarının yanı sıra kültürel bağların da olduğunu söyleyen yazar, ihraç edilecek Türk filmleriyle de bu bağların perçinleneceğini düşünmektedir. Nitekim eserin pek çok bölümünde Arnavut Türk kardeşliğine temas edilmektedir. Yazar bu ülkede Türk olduğunu söylediği her yerde büyük ilgiyle ve sevinçle karşılanmaktadır. Bu durunı özellikle Arnavut bir subayın ağzından “Türk-Arnavut kardaş… Hep Müslüman… cümleleriyle de vurgulanmaktadır. ” (Çetiner, 59.s.)

Arnavutluk ve Makedonya Hatıralarım’da bölge halkının giyim kuşamına yer veren Kazım Nami Duru da erkeklerin ve kadınların giysilerini ayrıntılı bir şekilde tasvir eder:

“Erkekler, beyaz don üzerine, yine beyaz dizleri biraz aşan eteklik giyer, bellerine kalın sarar, sırtlarına da mintanlarının üzerine, kolsuz kara bir (caka) alırlardı. Kadınlar diz kapaklarından topuklarına yakın bir ferace, bunun altına paçaları kılaptanla işlenmiş şalvar giyerler; başlarına cıvalı düzgünle beyaz boyadıkları yüzlerine yapışan bir yaşmak takarlardı. Onun için kadınların da, erkeklerin de dişleri kapkaraydı” (Duru, 5.s.)

Kadınların erkeklerle münasebeti üzerinde de duran yazar, sevgililerin Arnavutluk’ta rahat görüştüğünü, kadınların özgür olduğunu söyler.

Kazım Nami Duru, Ekrem Bey ve Yılmaz Çetiner eserlerinde halkın kılık kıyafetiyle ilgili tasvirlerde bulurırnuş ve Arnavutluk’un kültürel yapısına dair örnekler sunmuştur.

HAZIRLAYANLAR

Prof. Dr. Abide DOGAN
Bahanur GARAN’

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ & TİRAN ÜNİVERSİTESİ
25-28 EYLUL 2013 TİRAN – ANKARA

 

Benzer Yazılar

Refik Veseli, Moşe Mandil ve Arnavut Yemini

Temenna – Arnavut Düğün Gelenekleri

Xhubleta “Arnavutların 4000 Yıllık Geleneksel Kostümü”